Sevgili Arkadaşlar,
2005 yılında
yazdığım bir yazıyı buldum az önce… Karlı bir günde yazmışım… Yaşamımı bir film
olarak hatırlamış ve bu güzel filme karşıdan bakmışım… Sonra da bunu yazıya
döküp yahoo grubumuz Duygusalarınma'daki arkadaşlarla paylaşmışım…
Yıl 2014…
Bugün yaşamıma yeniden baktım… Aslında buna biraz da bu yazı neden oldu
diyebiliriz J
İnsanın arada
bir yaşamına karşıdan bakması gerek bence zaten, J çıkıp karşıdan bakınca o zaman insan
bambaşka açılardan görebiliyor her şeyi…
Yıllar evvel Ferzan
Özpetek’in "Karşı Pencere" filmini seyretmiştim. Filmde, filmin basrol
oyuncusu kız, sevgili olmak üzere gittiği karşı apartmandaki adamın evinin
penceresinden, kendi yaşamına, kendine, ailesine bakıp kararıni değiştiriyor.
Çıkıp kendini ve yaşamını dışarıdan görünce, neye karar vereceğini daha iyi
anlıyor. Duygu ve düşünce katmadan, nötr bir şekilde değerlendirebiliyor.
Yaşamımızdaki
olaylara da aslında nötr bir şekilde karşıdan / yukarıdan bakmalıyız. Eminim o
zaman bazen bize karmaşık gibi görünen herşey çok farklı görünecek…
Hepimiz
senaryosunu kendimizin yazdığı ve başrolünde kendimizin oynadığı, hem senarist,
hem yönetmen, hem oyuncu olduğumuz bir filmdeyiz…
Bunu kimimiz
hatırlıyor, kimimiz hatırlamıyor…
Hatırlamak,
aslında filmi istediğimiz gibi şekillendirebileceğimizi, senaryoyu istediğimiz
hale getirebileceğimizi de hatırlamak demek… Sonrasında da filmi istediğimiz
hale getirmek ve onu o şekilde oynamak kalıyor geriye…
Benim filmim
sevginin filmi…
İçine huzur,
neşe, dinginlik, güzellik, bolluk, sevinç, bazen sürprizler, renk, sanat,
ışıltı, dostluk, aile, müzik, dans, aşk ve kedileri kattığım bir film… Sevginin
her veçhesinin içinde olması için tasarlanmış bir film…
Hep böyle
miydi? YUVA’dan gelirken böyle olması için tasarladığım bu yaşam hep böyle
değildi elbet… İçinde sevgi daima vardı ama yolu bulmaya çalışıyordum herkes
gibi… Sonra uyandıkça gerçeklere, filmim istediğim hale gelmeye başladı…
Yolculuğum sevginin yolculuğu oldu… Hatırladıkça daha çok, daha çok…. Sevgi
arttı ve artıyor…
Çalışmalarıma
gelen kişilere yol gösterirken hep derim ki “Bir insanın yaşayabileceği hemen
hemen her tür acıyı, üzüntüyü, kaybı ya da olumsuz deneyimi yaşadım geçmişte ve
bunlardan sevgiyle nasıl çıkılabileceğini, nasıl mutlu bir yaşama
kavuşulabileceğini çok iyi biliyorum. Yani bu bilgiler teorik değil, bizzat
gerçeğin kendisi… yaşandı deneyimlendi ve şimdi öğretilip aktarılıyor.”
Başmelek
Mikail Enerjisi yaşamıma girdikten sonra bir daha asla hiçbir şey aynı olmadı…
Tanrı’ya sonsuz müteşekkirim bize bu yaşamda insan olarak Başmelek Mikail’i ve
onun harika enerjisini gönderdiği için…
Yolculuğumda
yardımcı, destek pek çok yöntem, insan, rehber de oldu elbet…
Örneğin Reiki
öğrendiğimde bu yol daha netleşti yıllar önce… O benim için başlangıcı yapandı
sanki… Bunun için de müteşekkirim…
Sonra işte
Melek Mikail Enerjisi yaşamıma girdi ve her şey tam anlamıyla değişti…
http://www.duygusalarinma.com/tr/basmelek-mikail-enerjisi#.VB8bRvl_vE0
http://www.duygusalarinma.com/tr/basmelek-mikail-enerjisi#.VB8bRvl_vE0
Bunu her
fırsatta her yerde söylüyorum J çünkü öyle oldu… mucizevi değişimler
yaşadım…
Hepsini bir
başka kitapta anlatacağım sanırım… J
Kişilerin
kendi filmlerini hatırlamaları, senaryoyu kendilerinin her an
oluşturabileceklerini hatırlamaları, işlerini de kolaylaştırıyor. Günün akışını
bile sevgiyle değiştirebilirsiniz. Diyelim gün kötü başladı, siz ışık ve
sevgiyle bunu değiştirebilirsiniz. Sonrası çok güzel akar…
Hayatın
kendisi de öyle… Kişi yaşamına ne istiyorsa ekleyebilir, yeniden oluşturabilir.
Bugün
Christian Louboutin’in bir röportajını okudum… Christian Louboutin dünyaca ünlü
ayakkabı tasarımcısı… Hani şu meşhur tabanları kırmızı renkte olan topuklu
ayakkabıların tasarımcısı… Çocukluğundan beri kadın ayakkabılarına hayranmış Louboutin
ve kendisini bildi bileli ayakkabı tasarımsıcı olmak istermiş. Bu hayalini de
gerçekleştirmiş.
Röportajda
benim ilgimi çeken başka bir şey oldu aslında. Burada ondan bahsetmek istiyorum
biraz. Christian Louboutin küçükken seyahat etmeyi çok istiyormuş. Ama marangoz
bir babanın çocuğuymuş ve parası azmış, yani seyahat imkanı pek yokmuş. Oysa o, okula giderken önünden geçtiği bir
seyahat acentasından devamlı broşür toplarmış. Bu broşürlerdeki yerlere seyahat
ettiğini düşlermiş hep. Hatta düşlerini gerçek gibi detaylandırarak kurarmış.
Otel odalarında kaldığını, orada maceralar yaşadığını düşünürmüş. Oralara
gidiyor, oralarda yaşıyor gibi kurarmış düşlerini.
Bunu okuduğum
zaman çok güldüm kendi kendime. J Christian Louboutin aslında o dönemde
Tanrı’yla-birlikte-yaratım yapmış. Bir şeyi imgelerken gerçek olarak
imgelediğimizde, onu çok daha kolay yaratırız. O bunları hayal gibi görmemiş,
yaşamış düşlerini.
Ve işte
yıllar sonra bunların hepsi gerçek olmuş. Sadece dünyaca ünlü bir tasarımcı
olmakla kalmamış işi gereği devamlı seyahat eder olmuş. Hatta röportajda
önümüzdeki haftaların seyahat programı da vardı ve Hindistan, İtalya, Fransa,
Birleşik Arap Emirlikler, Çin progamındaydı.
Çok sevdiğim
bir arkadaşımın annesi deniz gören bir ev istiyormuş. Arkadaşım anlatmıştı
bana. Boğazdan her geçişinde “Tanrım lütfen bana deniz gören bir ev ver.” diyormuş
tatlı tatlı dileğini seslendirerek. Arkadaşım bana bunu anlattığında ona,
annesinin o ev için zaten varmış gibi Tanrı’ya teşekkür etmesini önerdim. Arkadaşım annesine “Anne, İpek diyorki, gerçek
olması için varmış gibi Tanrı’ya teşekkür etmeliymişsin..” dedikten sonra Sevgi
teyze boğazdan geçerken cümlesini değiştirmiş ve “Tanrı’m bana deniz gören ev
verdiğin için teşekkür ederim.” demeye başlamış. Bunu boğaz köprüsünden her
geçtiğinde söyler olmuş J
Sevgi teyze
bundan çok kısa bir süre sonra mucizevi şekilde İstanbul’da deniz kenarında bir
ev sahibi oldu. Ve şimdi mutlu mesut o evde oturuyor J
Laboutain ve
Sevgi teyze’nin ortak yanı istedikleri şeyleri Tanrı’yla-birlikte yaratmaları.
Yürekten istemişler ve dilekleri gerçekleşmiş…
Bunu herkes
yapabilir.
Ausey’in
harika bir sözü var:
“Dünyada
mucize olan evrende sadece matematiktir...”
Yani bizler
işte hayatımızda her şeyi, her isteğimizi, -niyetimiz sevgiden ve saf niyetten geldiği
sürece- Tanrı’yla birlikte yaratabiliriz.
Sizler, Louboutin’in
ayakkabılarını beğeniyormusunuz, giyer misiniz bilmem, ya da deniz gören ev
istiyormusunuz J,
ama bildiğim bir şey var ki: İstediğiniz
ne varsa yaşamda, iyilikle, sevgiyle yaşam filminize katabilirsiniz.
Peki neleri
eklemek isterdiniz filminize?
Bugün bu
yazıyı sizi düşündürerek bırakayım… J
Yaşamınızın
ışıl ışıl, mutluluk, neşe, güzellikler, iyilik, sevgi, paylaşım, aşk, dostluk,
aile, birlik, kardeşlik, bolluk bereket, huzur dolu bir film olması dileğiyle…
Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin
İpek Cihan Bilgin'in web sitesi: http://www.duygusalarinma.com/
İpek Cihan Bilgin
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin
İpek Cihan Bilgin'in web sitesi: http://www.duygusalarinma.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder