29 Ocak 2021 Cuma

Dünyada hepimiz birbirimize karşı sorumluyuz...




 Dün beni, annesini bir ay önce kaybetmiş genç bir hanım aradı. Annesi 60 yaşında korona nedeniyle bir hafta içinde hayatını kaybetmiş… Bu genç hanım yaşadığı travmayı atlatamamış elbette, annesini her gece rüyasında gördüğünü söyledi… Uzun uzun konuştuk… Onu dinlerken acısını derinden hissettim. Babası da aynı süreçte korona olmuş ama hafif geçirmiş ve iyileşmiş. Kendisine ise hiç geçmemiş… Testleri hep negatif çıkmış. Hatta annesine refakatçi bile olmuş hastanede… Ama yine de ona geçmemiş koronavirüs. İşte tıbbın açıklayamadığı bir durum bu maalesef. Neden birine geçerken diğerine hiç bulaşmıyor… Aynı evin içinde, hatta aynı hastanede oldukları halde…

Bugün Bağdat caddesinde yürüyüşe çıktım.  Yürüyüş, egzersiz, sporun hangi türü olursa olsun bedene iyi geliyor. Ben de bunu bildiğim ve yürüyüşü sevdiğim için de her gün olmasa da haftada birkaç gün yürümeye çalışıyorum. Bugün de yürüyüşüme değişik bir rut olarak Bağdat Caddesini seçtim.

Ve caddedeki insan kalabalığını görüp çok şaşırdım... Hem de üzüldüm.

Diyebilirsiniz ki onlar da senin gibi yürüyüşe çıkmıştır.

Olabilir tabi… Bunda bir sorun yok bence…

Benim gördüğüm ve üzüldüğüm tablo şuydu:

İnsanlar ikili, üçlü hatta daha fazla gruplar halinde geziyorlardı… Banklarda arkadaşlarıyla oturup bir şeyler yiyip içiyorlar, yiyip içtikleri için maskeleri haliyle çenede duruyor, bir yandan sohbet ediyorlardı… Kafe ve restoranların önünde de yiyecek almak için uzun kuyruklar oluşmuştu. Sosyal mesafe maalesef hiçe sayılmış halde, kuyruklarda insanlar dip dibe bekliyorlardı… Kalabalığı tarif edemem.

Yaya geçitlerinde güruh halinde karşıya geçiliyordu. Sosyal mesafe yine önemsiz, herkes dip dibe..

Gel de üzülme… Bir yıldır süren, dünyada her yeri etkileyen. Milyonların öldüğü pandemiyi anlamamaya, idrak etmemeye, belki önemsememeye… Bunu gösteren her türlü harekete gel de şaşırma…

Mağazaların içi de ayrı bir durumdu. Nasıl kalabalıktı anlatamam… Ekonominin canlı olması açısından alışveriş edilmesi güzel elbette. Ama pandemiye dair bir önlem ve dikkat çerçevesinde yapılamaz mı bu? Yani mesela, belli sayıda insanlar girse diğerleri dışarıda beklese… Mağazalarda herkes iç içeydi… Sanki eski zamanlardaki gibi…

Yaş gruplarına gelince… O da ayrı konu… Çoluk çocuk, yaşlı genç herkes caddedeydi… Benim olduğum saat mesela 5 diyelim, yaş gruplarının yasağının başladığı saatler… Ama öyle değildi maalesef. Hiç kimse saate aldırış etmemiş görünüyordu…

Bir kural varsa ve herkesin iyiliği içinse hepimizin uyması daha güzel olmaz mı? Yoksa hem kendinin hem toplumun iyiliği için kurala uyan ve hayatı kısıtlanan insanlara haksızlık değil mi bu?  

Evde oturup saatlere riayet eden anneme de haksızlık… Evde oturan annelere babalara… Hasta olan, ölen insanlara ve yakınlarına da haksızlık… Doktorlara ve sağlık çalışanlarına da…

Pandeminin ciddiyetinin farkında olup, kurallara riayet eden kişilere de… Haksızlık, saygısızlık, ne derseniz deyin…

Biz dünyada hep birlikte varız… Hepimiz birbirimize bir şekilde bağlıyız.  Birimizin yaptığı her hareket tüm toplumu, herkesi, tüm dünyayı etkileyebiliyor işte bu nedenle… Kelebek etkisi gibi… O nedenle de aslında hepimiz birbirimizden sorumluyuz.

Yani caddede, sokakta, nerede olursa olsun pandemiyi umursamaz şekilde davranan, kendi yaşamını ve başkalarının yaşamını önemsemeyen insanlar, bu hareketleriyle aslında dünyada pandeminin yayılmasının devamından da, hastalanan insanlardan da bir şekilde sorumlu bence…

Bunu suçlama gibi düşünmeyin. Dünyanın birliği içinde, hepimizin birbirine karşı sorumluluğu olduğu açısından düşünün.

Yaptığımız her hareketin birbirimizi etkilediği gerçeği açısından düşünün.

Bugün caddede yürürken, dün beni arayan genç arkadaşı düşündüm…  

Bugün gördüğüm tablo, onun gibi başka hayatları da etkilemeyecek mi?

Bir kafe sırasında dip bide beklerken, mağazada yanyana ürünlere mesafesiz durarak bakarken, dün koronavirüsü almış ama taşıdığını farketmeyen arkadaşla bankta oturup maskesiz sohbet ederken, koronvirüs yayılmaya devam etmeyecek mi?   Başka hayatları üzmeyecek mi?

Bu yazıyı okuyanlarınızdan ricam şu:

Sizler bu konuda uyanık olursanız. Durumu tekrar bir hatırlarsanız. Yakınlarınıza da hatırlatabilirsiniz.

Evet bunaldık. Evet çok uzun sürdü. Ama işte biraz daha dayanalım hep birlikte…

Aşılar başladı. Güzel günler yakın. Gün sayıyoruz artık birbirimize, dostlarımıza, normal hayatımıza kavuşacağımız günlere…

O zaman geldiğinde doya doya sohbet ederiz. Sarılırız birbirimize. Görüşürüz. Kafelerde buluşuruz istersek. Her mağaza bizim, girip doyasıya alışveriş yapar, ya da sadece gezer vitrin bakarız dipbibe…

Ama henüz değil. Daha değil.

Biraz daha sabredelim. Kendimizi tutalım.

Hem kendimizi, hem sevdiklerimizi, hem diğer insanları koruyalım.

Bu hepimizin sorumluluğu…

Bu sorumluluğumuza, insan olduğumuz için… Vicdanlı, akıllı, bilinçli olduğumuz için sahip çıkalım…

Çıkalım ki pandeminin yayılmasını engelleyebilelim.

Ve güzel günlere daha çabuk kavuşabilelim…

Görüşemediğimiz sevdiklerimize kavuştuğumuz, sağlıklı, mutlu, güzel günlere…

Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin

 


İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:


http://www.duygusalarinma.com
http://icbakademi.com/


Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır



(c) copyright İpek Cihan Bilgin

 

 

 

 

                                                                      

23 Ocak 2021 Cumartesi

Hafta sonu için evde değişik aktivite fikirleri...

Hafta sonu evde insan farklı fikirlerle de güzel zaman geçirebilir....
Aşağıya birkaç fikir sıraladım, gerisi sizin yaratıcılığınıza kalmış...
*Satranç, tavla, dama scrabble gibi oyunlar oynamak
*Origami, makrame, maket yapmak, örgü örmek
*Şarkı söylemek, dans etmek
*Resim yapmak (internetten de öğrenebiliyorsunuz pek çok video var)
*Değişik yemek öğrenmek ve yapmak
*Bir müzik aleti çalmayı öğrenmek ve çalmak (online dersler var)
*Günlük yazmak
*İnternetten değişik eğitimler almak
*Puzzle yapmak
Dizi ve film seyretmek, bilgisayarda veya telefonda oyun oynamak, Youtube videoları izlemek, kitap okumak zaten ilk aklımıza gelenler olduğu ve belki de en çok yapılanlar olduğu için yukarıdaki listeye almadım.
Bu listeleri örnek olarak verme sebebim, pandemi nedeniyle sosyal hayatımız çok sınırlı olduğu için rutine girebilen hayatları, bu tür değişik fikirlerle rutinden çıkarmak, hayata farklı bir renk getirmek...

Umarım bu yazı size ilham verir ve siz de hayatınıza değişik renkler katarsınız...
Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin

 

Karla oluşan sessizlik ve sükunet...



İstanbul’a şahane bir kar yağdı... Yağmur bile yağmadan hava sıcaklığının 18 derecelerde ve mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği birkaç ay geçirdikten sonra geçen hafta bolca yağan yağmur ve bu hafta sonu yağan kar yüzümüzü güldürdü neyse ki...

Bu sabah kalktığımda Moda’da bile karın her yeri bembeyaz örttüğünü gördüm... Karla ilgili sevincim daha da arttı...
Ben kar yağdığında oluşan o harika sessizliği, dinginliği ve sükuneti çok severim... İnsanın ruhunu dinlendirir büyük bir huzur katar adeta.
Geçen gün, kar yağdığında oluşan o sessizliğin nedenini öğrendim ve bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum . Doğa ne kadar değişik mucizelerle dolu...
Kar yağdığında oluşan sessizliğin sebebi, kar tanelerinin ses dalgalarını soğurması yani emmesiymiş. Ses dalgaları enerjinin çarpışmalar yoluyla molekülden moleküle aktarılması sayesinde çok uzak mesafelere hareket edebiliyor. Ama karşılaştığı madde sesi ya yansıtıyor ya da emiyor...

İşte, kar taneleri de sesi emdiği için kar yağarken öyle harika bir sessizlik ve sükunet hali oluşuyor kısacası...
Karlı yerlerdeyseniz bu beyaz güzel mucizenin keyfini çıkarın derim... Bir de etrafımızdaki hayvanlara yemek ve su vermeyi unutmayalım diye küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Biz bugün balkonda serçelere ekmek kırıntıları koyduk... Birazdan da sokaktaki kedi köpeğe mama indireceğim...

Sonra da karda küçük bir yürüyüşe giderim muhtemelen...

Ne de olsa bu sene çok kalpten isteyerek beklediğimiz, doğaya toprağa iyi geleceğini bildiğimiz o güzel beyazlığa nihayet kavuştuk... Erimeden o güzelliğin mutluluğunu yaşayalım...

Hepinize mutlu, sağlıklı haftalar...
Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin

10 Ocak 2021 Pazar

Yeni yılınız kutlu olsun...


 

Yeni seneyi dilek ve hedeflerle şekillendirmek...


 

Yeni bir yıla başladık. Önümüzde tertemiz, bomboş bir sayfa gibi duruyor yeni sene… Ve o senenin içini de kendimiz için dolduracak olan, yine biziz…

Biz nasılsak, enerjimiz, seçimlerimiz, niyetimiz nasılsa, yılımız ve hayatımız da o aslında. Tüm hayatı şekillendiren biziz. Yeni yılı da…

İşte bu yeni yılın ilk zamanlarında, kendi yeni senemizi şekillendirmek için hayata dair güzel dilekler ve hedefler belirlemek, onları hayata geçirmeye yönelik adımları planlamak için kendimize zaman ayırabiliriz. Belki bunu daha yeni yıla girmeden yapanlarınız vardır. Ben henüz yapmadıysanız küçük bir hatırlatmada bulunmak istedim bu yazıyla… Hala geç kalmadınız…

Benim her yıl başlangıcındaki gibi önerim, dilek ve hedeflerinizi yazmanız. Bunlar her şey olabilir. Oturup listeleyin derim. Ve sınırsız düşünün dilerken… Evrensel olarak dileklerin gerçekleşme şekli ve yolları sonsuz çeşitliliktedir. Hatta bazen şaşırtıcı şekillerde, güzellikte ve mucizevi olabilir.  O nedenle hiç sınır koymayın.

Ausey’in dediği gibi “Dünyada mucize olan evrende sadece matematiktir.”

Öyle düşünün ve dileyin…

Maddi, manevi her şeyi yazabilirsiniz listenize…

Bir de şunu hatırlatayım ki, sizi mutlu edecek şeyler sadece sevgi içerenlerdir. Yani ne istiyorsanız, ne olduğu önemli değil, kalbinizden gelsin…

“Mucize” kitabımda dilekleri ve hedefleri gerçekleştirmek için gerekenleri yazdım aslında. Youtube videolarımda da anlattım pek çok kez. Eğer isterseniz onlardan da yararlanabilirsiniz.

Dilek ve hedef listenize baktığınızda kendi bu konuda inancınıza da bir bakın. İnanmadığınız şeyi gerçekleştiremezsiniz. O nedenle yürekten istemek ve gerçekleşeceğini bilmek iki büyük anahtardır dileklerin ve hedeflerin gerçekleşmesi için.

Sonrasında listenizi ister bir kenara koyun, ister arada açıp bakın. Ama onları kalbinizde hep taşıyın. Yani istemeye devam edin.

Sizin vazgeçmediğiniz, yürekten isteyip inandığınız her şey gerçekleşecektir.

Evrensel olarak en uygun, en güzel zamanda.

Bir de eğer adım atmak ya da çalışma isteyen dilekler ve hedefler varsa onlar için de eyleme geçin… Yapılması gerekenleri yapın…

Emin olun bir gün, kendinizi o dilekleri yaşarken bulacaksınız… Mutlulukla, sevinçle…

Şimdi geriye sadece onlar için Tanrı’ya şükretmek kalıyor…

Ki en önemlisi de o bence…

Ve hatta şimdiden de şükredebilirsiniz.

Güzel bir sene sizi beklesin. Sevgiyle, sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerinizle… Sevgiyle pırıl pırıl şekillensin, kalbinizdeki dilekleriniz ve hedeflerinizle…

Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin




İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:


http://www.duygusalarinma.com

http://icbakademi.com/




Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır 


(c) copyright İpek Cihan Bilgin