Ülkemize ışık yaymak istiyorsanız...
Eğer ülkemizin bugünlerde içinde olduğu sıkıntılı durumlarla
ilgili kendinize, başkalarına ve ülkemize yardımcı olmak istiyorsanız:
Sıkıntılı her durum aslında ışık içermeyen bir durumdur. O
durumla ilgili kişilerin negatif üretmesi ile ilgili oluşur… Güç hırsı, korku, endişe,
öfke ve bu tür duygularla, sevgiden olmayan, iyilik ve iyi niyet içermeyen her
tür davranış da olumsuz durumları oluşturur ve ilgili ve durumla bağlantılı
herkesi de etkileyebilir.
Bu tür şart ve durumlar için, durumun ışığa kavuşması,
ülkenin huzur, barış, birlik ve mutluluğa, bolluk ve berekete kavuşması için
aslında her birey bir şeyler yapabilir.
Ben burada bugün, hep birlikte, ülkenin durumuna, ülkemizin
insanlarına, kardeşlerimize ve kendimize ışık yaymak için ne yapmak gerektiğini
anlatmak istiyorum.
Öncelikle hangi durum olursa olsun, kişinin kendisinin de o
durum ve konuyla ilgili ya da ilgili kişilere dair olumsuz duygular üretmesi,
ülkenin şartlarına yardım etmediği gibi kişinin kendisini sıkıntıya sokar…
Şimdi bu yazıyı okuyan bazılarınız, “Peki bu şartlarla
ilgili korku, endişe, öfke gibi duygular hissetmem normal değil mi?”
diyebilirsiniz. Evet bu duygular, halen dünyada bu tür negatif enerjiler olduğu
için hissedilebilir, insancadır, ancak bu duyguları sürdürmek ne size, ne
ailenize ve çevrenize, ne de ülkeye yardımcı olur.
O halde ne yapmak gerekir?
Çok basit. Ülkemizle ilgili gelişmelere dair olumsuz
hissettiğiniz her şeyi öncelikle fark edin… Ne hissederseniz hissedin, bu sizin
kendinizle ilgilidir. Yanınızdaki kişi ile duygunuzun ne türü, ne de miktarı
aynı olabilir. O duygular yalnız size zarar verir ve yaşam mutluluğunuzdan, enerjinizden,
hayatınızdan eksiltir… Üzüntü, acı, öfke gibi duyguları hissetmek insanca
olabilir ama onları sürdürüp sürdürmemek, taşıyıp taşımamak kişiye bağlıdır.
Öncelikle her durumla ilgili herkesi, her şeyi ve kendinizi
bağışlamanızı öneririm. Biliyorsunuz bağışlamak olanları onaylamak demek
değildir. O konu ve kişilerle ilgili özgürleşmek, nötr olmak, ışıkta olmak
demektir. Işığın akmasına izin vermek demektir. (Bknz. ‘Başmelek Mikail ile Bağışlamak’
bölümü, “Oysa Işık Hep Vardır” http://www.epsilonyayinevi.com/kitap/oysa-isik-hep-vardir.html
)
Bu bağışlamayı öncelikle kendi mutluluğunuz, ferahlığınız ve
huzurunuz için yaptığınızı bilin ve ona göre de gerçekten kalpten, samimiyetle
yapın.
Yeryüzünde yaşanan her şey bir oyundur. İlahi bir oyun. Bunu
bir film gibi düşünebilirsiniz. Burada bu İlahi oyunla ilgili çok detaya
girmeyeceğim. (İsteyenler “Oysa Işık Hep Vardır”dan bu konudaki bilgileri
edinebilirler. ) Ancak sadece şu kadarını söyleyeceğim ki, bu oyunu oynarken
her adımda, her an ne kadar çok seçimimizi sevgiden yana kullanırsak, o kadar
mutlu, güzel bir oyun çıkarır, hayatı o kadar güzel yaşarız.
Bir durumla ilgili şartlar ne olursa olsun, sevgide olan
kişi o durumdan hiç zarar görmeden, rahatlıkla, ışık ve sevgiyle geçebilir.
Yağmurda, fırtınada sokağın ortasında kalıp çok hasar da
görebilirsiniz, ya da evin içinde huzurlu bir şekilde camdan fırtınayı
seyredebilir, hiç etkilenmeden gözlemleyebilirsiniz de…
Olumsuz durum ve şartları da bu fırtına durumuna
benzetebiliriz. Işıkta ve sevgide kalan, olumsuz duyguların içine düşmeyen kişi
o durumları etkilenmeden, korunarak, ışık ve sevgiyle geçirebilir.
Bunun tabi ki ülkeye de şöyle bir faydası olacaktır. Işıkta
ve sevgide olan kişi, geleceğe de her daim umutla bakar. Ne inancını, ne
ümidini yitirir…
Ki gerçek de budur. Ben ülkemizin durumuna baktığımda, her
şeyden evvel daima şunu hatırlarım: Bu ülke Birinci Dünya Savaşı sonunda
perişan haldeyken, birçok yabancı ülkenin işgali altında, silahsız ve zor
durumdayken, birleşip, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatan sevgisi, inancı, halkına
güveni sayesinde mucizeleri başarmıştı… Birlikle, inançla, güvenle halk ülkeyi
savaştan ve işgalden kurtarmış, Cumhuriyet günlerine taşımıştı…
Biz o insanların torunlarıyız. Kanımızda, genimizde o
başarı, o birlik, o vatan sevgisi, o güç hala var. Tek ihtiyacımız olan şey
ümit ve inanç… Geleceğe dair ümit ve inanç…
Ümit, inanç, güven, ışığın veçheleridir. Mustafa Kemal
Atatürk bu ülke için ışıktı ve parlayarak ülkeyi kurtarmıştı… Tüm halk da
onunla birlikte o ışıkla mücadele etti ve ülkeyi Cumhuriyete taşıdı…
Şimdi bugünlerde, bizler de sevgide ve ışıkta kalarak,
inancımızı, güvenimizi, ümidimizi koruyarak, ve bunu çevremize yayarak ülkemize
ve diğer insanlara yardım edebiliriz.
Siz kendi içinizdeki ışığınızı parlatıp, umutsuzluğa
düşmeden, öfkeyi, endişeyi, korkuyu bırakıp sevgiye dönüştürerek ve sevgiyi
seçerek, tüm o olumsuz duyguların, olumsuzlukların üzerine yükselebilirsiniz.
İç huzurunu, ümidini, sevgisini, inancını koruyan bir birey,
çevresindeki herkese de bu ışıkla, güven ve ümit vererek, ışığı yayarak yardım
edebilir…
Tek bir bireyin ışığı tüm ülkeyi, hatta dünyayı aydınlatabilir
aslında. Mustafa Kemal Atatürk’ü daima hatırlamak gerek, bir kişi tüm ülkeye
yetmişti…
Kendinizi hatırlayın, küçük bir birey gibi düşünmeyin.
Hepiniz çok değerlisiniz, ışık ve sevgi parçaları, sonsuz ruhlarsınız. Çok
güçlüsünüz… Bu gücünüzü hatırlayın…
Kendimiz ve çocuklarımız için iyi bir gelecek istiyorsak,
öncelikle kendimizi hatırlamamız lazım. Ümidi korumamız lazım… İnancımızın
mutlak olması lazım…
Atatürk kuşku duymuş muydu? Duysa yapabilir miydi? Onunla
ilgili kitapları okuduğunuzda, onun Kurtuluş Savaşı'nı başlatmaya gittiği gün
yaverine Cumhuriyet ilan edildikten sonra yapacağı devrimleri yazdırdığını
görürsünüz. Atatürk o savaşı kazanacağından daha başlarken o kadar emindi ki… Kuşkuya
hiç yer vermemişti. Güven ve inanç işte böyle bir şeydir ve kişiyi zafere taşır…
Ayrıca burada şunu da söylemem gerekir ki insanlara, ülkeye
ışık yaymak için, dua edebilir, onlara ve ülkeye ışık gönderebilirsiniz. Işığın
yayıldığı her yer aydınlanır… Ve ışığı korkuyla, öfkeyle değil ancak ışık
olarak yayabilirsiniz.
Sizler ülke için nötr bir şekilde, ışık ve sevgi olarak,
parlayarak dua ettiğinizde, sizden o ışık herkese ve her şeye yayılır. Sizin
aklınıza bile gelmeyecek şekilde olayları düzene sokar, huzuru getirir. Çünkü ışığın
ve sevginin, yani Tanrı’nın yolları sonsuzdur ve sizin aklınızın
alamayabileceği sonsuz şekillerde çalışır.
Ülkemiz ve insanları için Başmelek Mikail Enerjisi göndermek
isterseniz de, “Başmelek Mikail Enerjisi ülkeme, ülkemdeki insanlara Yüksekbenliklerinin
izniyle aksın, Başmelek Mikail’e teşekkür ederim.” şeklinde gönderebilirsiniz. Işık, niyetle ve gönderildiği anda akar.
Başmelek
Mikail Enerjisi evrende olumsuz enerjiyi temizleyen en yüksek frekanstır. (http://www.duygusalarinma.com/tr/basmelek-mikail-enerjisi#.V5Xe8LiLRN0)
Böylece siz o sıkıntılı durumlara, yani ışığın ve sevginin az olduğu o
durumlara ışık göndermiş olursunuz…
Sevginin veçhesi olan huzur, birlik, kardeşlik, barış da
ancak ışıkla getirilebilir… Işık olarak, sevgi olarak, sevgiyi seçerek ve o
ışık ve sevgiyi yayarak…
Birlik, kardeşlik, huzur, neşe, mutluluk, bolluk dolu,
güzellikler dolu bir gelecek dileğiyle…
Ülkemiz ve dünya için… Ülkemiz ve dünyadaki tüm
kardeşlerimiz için…
Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin
İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin