25 Temmuz 2016 Pazartesi

ÜLKEMİZE IŞIK YAYMAK İSTİYORSANIZ...



Ülkemize ışık yaymak istiyorsanız...





Eğer ülkemizin bugünlerde içinde olduğu sıkıntılı durumlarla ilgili kendinize, başkalarına ve ülkemize yardımcı olmak istiyorsanız:

Sıkıntılı her durum aslında ışık içermeyen bir durumdur. O durumla ilgili kişilerin negatif üretmesi ile ilgili oluşur… Güç hırsı, korku, endişe, öfke ve bu tür duygularla, sevgiden olmayan, iyilik ve iyi niyet içermeyen her tür davranış da olumsuz durumları oluşturur ve ilgili ve durumla bağlantılı herkesi de etkileyebilir.

Bu tür şart ve durumlar için, durumun ışığa kavuşması, ülkenin huzur, barış, birlik ve mutluluğa, bolluk ve berekete kavuşması için aslında her birey bir şeyler yapabilir.

Ben burada bugün, hep birlikte, ülkenin durumuna, ülkemizin insanlarına, kardeşlerimize ve kendimize ışık yaymak için ne yapmak gerektiğini anlatmak istiyorum.

Öncelikle hangi durum olursa olsun, kişinin kendisinin de o durum ve konuyla ilgili ya da ilgili kişilere dair olumsuz duygular üretmesi, ülkenin şartlarına yardım etmediği gibi kişinin kendisini sıkıntıya sokar…

Şimdi bu yazıyı okuyan bazılarınız, “Peki bu şartlarla ilgili korku, endişe, öfke gibi duygular hissetmem normal değil mi?” diyebilirsiniz. Evet bu duygular, halen dünyada bu tür negatif enerjiler olduğu için hissedilebilir, insancadır, ancak bu duyguları sürdürmek ne size, ne ailenize ve çevrenize, ne de ülkeye yardımcı olur.

O halde ne yapmak gerekir?

Çok basit. Ülkemizle ilgili gelişmelere dair olumsuz hissettiğiniz her şeyi öncelikle fark edin… Ne hissederseniz hissedin, bu sizin kendinizle ilgilidir. Yanınızdaki kişi ile duygunuzun ne türü, ne de miktarı aynı olabilir. O duygular yalnız size zarar verir ve yaşam mutluluğunuzdan, enerjinizden, hayatınızdan eksiltir… Üzüntü, acı, öfke gibi duyguları hissetmek insanca olabilir ama onları sürdürüp sürdürmemek, taşıyıp taşımamak kişiye bağlıdır.

Öncelikle her durumla ilgili herkesi, her şeyi ve kendinizi bağışlamanızı öneririm. Biliyorsunuz bağışlamak olanları onaylamak demek değildir. O konu ve kişilerle ilgili özgürleşmek, nötr olmak, ışıkta olmak demektir. Işığın akmasına izin vermek demektir. (Bknz. ‘Başmelek Mikail ile Bağışlamak’ bölümü, “Oysa Işık Hep Vardır” http://www.epsilonyayinevi.com/kitap/oysa-isik-hep-vardir.html )

Bu bağışlamayı öncelikle kendi mutluluğunuz, ferahlığınız ve huzurunuz için yaptığınızı bilin ve ona göre de gerçekten kalpten, samimiyetle yapın.

Yeryüzünde yaşanan her şey bir oyundur. İlahi bir oyun. Bunu bir film gibi düşünebilirsiniz. Burada bu İlahi oyunla ilgili çok detaya girmeyeceğim. (İsteyenler “Oysa Işık Hep Vardır”dan bu konudaki bilgileri edinebilirler. ) Ancak sadece şu kadarını söyleyeceğim ki, bu oyunu oynarken her adımda, her an ne kadar çok seçimimizi sevgiden yana kullanırsak, o kadar mutlu, güzel bir oyun çıkarır, hayatı o kadar güzel yaşarız.

Bir durumla ilgili şartlar ne olursa olsun, sevgide olan kişi o durumdan hiç zarar görmeden, rahatlıkla, ışık ve sevgiyle geçebilir.

Yağmurda, fırtınada sokağın ortasında kalıp çok hasar da görebilirsiniz, ya da evin içinde huzurlu bir şekilde camdan fırtınayı seyredebilir, hiç etkilenmeden gözlemleyebilirsiniz de…

Olumsuz durum ve şartları da bu fırtına durumuna benzetebiliriz. Işıkta ve sevgide kalan, olumsuz duyguların içine düşmeyen kişi o durumları etkilenmeden, korunarak, ışık ve sevgiyle geçirebilir.

Bunun tabi ki ülkeye de şöyle bir faydası olacaktır. Işıkta ve sevgide olan kişi, geleceğe de her daim umutla bakar. Ne inancını, ne ümidini yitirir…

Ki gerçek de budur. Ben ülkemizin durumuna baktığımda, her şeyden evvel daima şunu hatırlarım: Bu ülke Birinci Dünya Savaşı sonunda perişan haldeyken, birçok yabancı ülkenin işgali altında, silahsız ve zor durumdayken, birleşip, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatan sevgisi, inancı, halkına güveni sayesinde mucizeleri başarmıştı… Birlikle, inançla, güvenle halk ülkeyi savaştan ve işgalden kurtarmış, Cumhuriyet günlerine taşımıştı…

Biz o insanların torunlarıyız. Kanımızda, genimizde o başarı, o birlik, o vatan sevgisi, o güç hala var. Tek ihtiyacımız olan şey ümit ve inanç… Geleceğe dair ümit ve inanç…

Ümit, inanç, güven, ışığın veçheleridir. Mustafa Kemal Atatürk bu ülke için ışıktı ve parlayarak ülkeyi kurtarmıştı… Tüm halk da onunla birlikte o ışıkla mücadele etti ve ülkeyi Cumhuriyete taşıdı…

Şimdi bugünlerde, bizler de sevgide ve ışıkta kalarak, inancımızı, güvenimizi, ümidimizi koruyarak, ve bunu çevremize yayarak ülkemize ve diğer insanlara yardım edebiliriz.  

Siz kendi içinizdeki ışığınızı parlatıp, umutsuzluğa düşmeden, öfkeyi, endişeyi, korkuyu bırakıp sevgiye dönüştürerek ve sevgiyi seçerek, tüm o olumsuz duyguların, olumsuzlukların üzerine yükselebilirsiniz.

İç huzurunu, ümidini, sevgisini, inancını koruyan bir birey, çevresindeki herkese de bu ışıkla, güven ve ümit vererek, ışığı yayarak yardım edebilir…

Tek bir bireyin ışığı tüm ülkeyi, hatta dünyayı aydınlatabilir aslında. Mustafa Kemal Atatürk’ü daima hatırlamak gerek, bir kişi tüm ülkeye yetmişti…

Kendinizi hatırlayın, küçük bir birey gibi düşünmeyin. Hepiniz çok değerlisiniz, ışık ve sevgi parçaları, sonsuz ruhlarsınız. Çok güçlüsünüz… Bu gücünüzü hatırlayın…

Kendimiz ve çocuklarımız için iyi bir gelecek istiyorsak, öncelikle kendimizi hatırlamamız lazım. Ümidi korumamız lazım… İnancımızın mutlak olması lazım…

Atatürk kuşku duymuş muydu? Duysa yapabilir miydi? Onunla ilgili kitapları okuduğunuzda, onun Kurtuluş Savaşı'nı başlatmaya gittiği gün yaverine Cumhuriyet ilan edildikten sonra yapacağı devrimleri yazdırdığını görürsünüz. Atatürk o savaşı kazanacağından daha başlarken o kadar emindi ki… Kuşkuya hiç yer vermemişti. Güven ve inanç işte böyle bir şeydir ve kişiyi zafere taşır…

Ayrıca burada şunu da söylemem gerekir ki insanlara, ülkeye ışık yaymak için, dua edebilir, onlara ve ülkeye ışık gönderebilirsiniz. Işığın yayıldığı her yer aydınlanır… Ve ışığı korkuyla, öfkeyle değil ancak ışık olarak yayabilirsiniz.

Sizler ülke için nötr bir şekilde, ışık ve sevgi olarak, parlayarak dua ettiğinizde, sizden o ışık herkese ve her şeye yayılır. Sizin aklınıza bile gelmeyecek şekilde olayları düzene sokar, huzuru getirir. Çünkü ışığın ve sevginin, yani Tanrı’nın yolları sonsuzdur ve sizin aklınızın alamayabileceği sonsuz şekillerde çalışır.

Ülkemiz ve insanları için Başmelek Mikail Enerjisi göndermek isterseniz de, “Başmelek Mikail Enerjisi ülkeme, ülkemdeki insanlara Yüksekbenliklerinin izniyle aksın, Başmelek Mikail’e teşekkür ederim.” şeklinde gönderebilirsiniz. Işık, niyetle ve gönderildiği anda akar.




Başmelek Mikail Enerjisi evrende olumsuz enerjiyi temizleyen en yüksek frekanstır. (http://www.duygusalarinma.com/tr/basmelek-mikail-enerjisi#.V5Xe8LiLRN0) Böylece siz o sıkıntılı durumlara, yani ışığın ve sevginin az olduğu o durumlara ışık göndermiş olursunuz…

Sevginin veçhesi olan huzur, birlik, kardeşlik, barış da ancak ışıkla getirilebilir… Işık olarak, sevgi olarak, sevgiyi seçerek ve o ışık ve sevgiyi yayarak…

Birlik, kardeşlik, huzur, neşe, mutluluk, bolluk dolu, güzellikler dolu bir gelecek dileğiyle…

Ülkemiz ve dünya için… Ülkemiz ve dünyadaki tüm kardeşlerimiz için…



Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin









İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:






Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin














22 Temmuz 2016 Cuma

İÇ HUZURLA İLGİLİ...



İ
pek Cihan Bilgin’in web sitesi:

http://www.duygusalarinma.com/
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin




20 Temmuz 2016 Çarşamba

İLİŞKİLER ÜZERİNE...




İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:





Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin




18 Temmuz 2016 Pazartesi

12 Temmuz 2016 Salı

DOSTLUK ÜZERİNE...





İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:

Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin