11 Mayıs 2022 Çarşamba

'İşini severek yapıp yapmamak...' Bugünden bir kahve öyküsü...


 

Üsküdar Amerikan Lisesi’nden çocukluk arkadaşım sevgili Lale Saral Develioğlu “Karar Verdim !” isimli kitabında, Turkcell’e ilk girdiği zaman yöneticisinin “Bu şirkette fark yaratmak istiyorsan bunu zekanla değil, duygusal zekanla,  insanlarla iletişiminle ve ilişkilerinle yapabilirsin, çünkü burada herkes zeki…” dediğini anlatmıştı…  

 

Bugün, baharın artık sıcak olmaya başladığı güneşli günde Bahariye’de  bir kafede oturup kahve içtim. (Kafenin önündeki kaldırımdaki masalarda) O civarda bir işim vardı ve biraz erken gitmiştim, yarım saat dolanmak yerine oturup kahve içip dinlenirim diye düşündüm beklerken… Akşamüstleri güzel havalarda çalışma arası çok sevdiğim bir dinlenme şeklimdir bu benim. Müzik dinleyip tek başına kahve içip, hayatın içinde akan insanları seyreder, kafamı boşaltır, dinlenirim.

Bugün de uzun süren kış ve serin havalardan sonra ilk defa böyle güzel bir hava ve imkan bulunca sevindim açıkçası…

 

Yanıma yaklaşıp ne istediğimi soran garsona, bir latte istediğimi ama kahvesinin az,  sütünün bol olmasını rica ettiğimi söyledim. Bunun üzerine garson bana ‘flat white’ getirmeyi önerdi. “Bu sizin istediğinize daha uygun süt köpüğü daha fazla.” dedi.  Ben ‘flat white’la ilgili bir iki soru sorunca da garsonun yüzü düştü… Bildiğiniz, sorduğum iki sorudan sıkılıp somurttu. Biraz sonra da kahveyi  getirdi. Flat white’ın tadına baktım çok acı, benim istediğimle alakası yok, kahve yoğun hala. Kahvemi aldım içeri girip garsona “Bu benim için hala çok acı, süt ekleyebilir miyiz?” dedim. Garsonun asılmış suratı daha da asıldı. “Tabi” deyip kahvemi aldı gitti… Sonra işte sütü fazlalaştırılmış kahvemi getirdi ve hesabı ödeyene kadar da bir daha konuşmadık. . (Bir de not: yer kalabalık değil,  boştu ben tek masaydım nerdeyse.) 

 

Ben orada olduğum süre boyunca işletmeler arasındaki farkı düşündüm… Kahve üç aşağı beş yukarı aynı yapılabiliyor, mekan dekorları da aşağı yukarı aynı kalitede olabiliyor ama bir yeri yer yapan aslında işletenler. Müşteriye nasıl davrandıkları… Orada oturup ne hissettiğiniz sizin bir daha oraya gidip gitmeme nedeniniz aslında… Tabi restoranlar için buna yemek kalitesi ve lezzeti de ekleyebiliriz ama kafeler için farkı müşteri ilişkisi yaratıyor bence… Mesela ben o kafeye bir daha gitmeyi düşünmüyorum. İki soru sorunca surat edilip toksik bir davranış modeliyle karşılaşırsam o kahvenin artık ne önemi kalır… Kendimi mutlu hissetmeyeceğim yere gider miyim?  

 

Biraz ileride “Fazıl Bey” var hem Türk kahvesi harika, hem de müşteriye davranışları samimi, doğal, ölçülü ve saygılı…  Her zaman bilirsiniz ki aynı şekilde davranılır ve orası rahat edebileceğiniz bir yerdir…  

Yıllardır oraya giderim hiç canım sıkılmadı, her zaman keyifli vakit geçirdim. 

Bugün değişiklik olsun diye başka bir yer denedim ve sonra işte bunları düşündüm kendi kendime… Hatta Lale’nin kitabını hatırladım… Tavsiye ederim baskısı varsa hala… Lale daha sonra Turkcell genel müdür yardımcılığına yükselmişti orada çalışırken… 

 

İnsan ilişkileri,  hangi işi yaparsanız yapın, iyiyse, olumluysa sizi yükseğe taşıyor, kötüyse geriye götürüyor… İnsanlara ve işe olumlu bir şey kattığınızda, değer kazandırdığınızda, işinizi severek yaptığınızda ilerleyebiliyor, o olumluluğun size geri dönüşünü, mutluluğu, başarıyı yaşıyorsunuz…

Hangi iş dalı olursa olsun. Ne yaparsanız yapın.  Sevdiğinizde ortaya bambaşka bir şey çıkıyor… Sizi illa ki mutlu ediyor… 

 

İşte bugünden küçük bir kahve öyküsü…  Fotoğraftaki kahve başka bir kafeden. Umarım herkes kahveyi o resimdeki gibi kalbiyle yapar… 💙 Ya da her ne yapıyorsa ona kalbini katar… 

 

Sevgiyle, 

İpek Cihan Bilgin

11 Mayıs 2022






İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:


http://www.duygusalarinma.com



Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır


(c) copyright İpek Cihan Bilgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder