19 Şubat 2021 Cuma

İnsanlar sizin değerinizi bilip sizi takdir ediyor mu? Takdir etmek ve edilmek üzerine birkaç söz...




Hepimiz yeryüzünde birbirimize bağlı yaşıyoruz. Bir küçük dünya bir kocaman insanlık… Bir bütünün parçalarıyız hepimiz. Ve her birimiz, birbirimizin hayatlarında bir yapbozun parçaları gibi yer alıp hayatlarımızı tamamlıyoruz.

İnsan sosyal bir varlık. Doğal yapısı yalnız değil, birlikte yaşamaya yönelik.

Biz birilerinin hayatlarına katkıda bulunuyoruz, birileri bizim hayatımıza… Başkalarını destekliyoruz, hayatlarını kolaylaştırıyoruz ve onların yaşamlarındaki yerleri tamamlıyoruz. Başkaları da bizim. Seviyor ve seviliyoruz. Birlikteliklerle zengin hayatlarımız.

Peki bu birliktelikler içinde, başkalarının hayatlarının içindeki rollerimizde, onların hayatına kattıklarımız için yeterince takdir görüyor muyuz? Değerimiz başkaları tarafından biliniyor mu? Biliniyorsa da bu bize iletiliyor mu?

Sevgi dolu bir bağ ve sevgi dolu olumlu bir iletişim tüm bu birlikteliklerin sağlıklı ve mutlu olmasının ana anahtarı.

Yaşamdaki tüm birlikteliklerimizde arada sevgi olursa ve iletişimlerimiz buna paralel olarak sevgi dolu olumlu iletişimler olursa, ilişkiler sağlıklı, mutlu ve güzel oluyor.

İster aile içi ilişkiler olsun, ister iş ilişkisi, ya da arkadaşlık, dostluk… Hatta sadece karşılaştığımız ve alışveriş yaptığımız insanlar… Çevremizdeki iletişim içinde olduğumuz kim olursa olsun… Tüm ilişkiler iyi, olumlu bir iletişimle ve sevgiyle güzel bir şekilde oluşur ve yürür…

Bu sevgi dolu, olumlu iletişimlerin içinde, ilişkilerde en önemli faktörlerden biri de işte o nedenle takdir.  Yani o kişinin hayatındaki rolünün, yerinin değerinin bilinmesi ve bunu karşı tarafa göstermek, iletmek…

Yıllar evvel, eğitimlerim ve seminerlerim için kitapçıklarımı yaptırdığım bir yer vardı. Hemen hemen hep aynı yere gidip yaptırıyordum onları. Burası ozalit ve baskı işlerini yapan bir kurumdu.  Birkaç çalışanı vardı. Bir gün onlardan hiç denk gelmediğim biri kitapçıklarımı yaptı. Ben karşısında durup beklerken onun kitapçıkları hazırlayışını izledim.

Önce fotokopileri düzgün bir şekilde çekiyor, onları birleştirip özenle yerleştiriyordu. Sonra telle hazırlayıp kitapçık haline getiriyordu. Ancak yapış şekli o kadar itinalı ve özenliydi ki hayret etmekten kendimi alamadım. Daha önce pek çok kez başkalarını bunu yaparken izlemiştim. Diyebilirsiniz ki ne var bunda alt tarafı fotokopi. Ama öyle değil işte. Mesela bazen kapakların renkleri birbirini tutmazdı.  Yapan kişiye rica eder, aynı seminer için dağıtılacak renkli kapakların farklı değil aynı olması gerektiğini hatırlatırdım. Ya da sayfalarda yazı dışında bir iz olmaması gerekirdi. Fotokopi makinası bazen hatalı şekilde gölgeli yapabiliyor sayfaları. Bunun gibi pek çok detay var işin içinde.


Bu genç kişi ise bunların her birine kendi kendine özen gösteriyor, titiz bir şekilde çalışıyordu. Ayrıca zımbaladığı sayfalar olan bir kağıt grubum vardı. Zımba için kağıtları öyle bir hizaladı ki tam tamına kusursuzdu.

Ben işte tüm bu işlemleri onun işine olan saygısını ve özenini izleyerek takip ettim. Ve işlem bitince ona dönüp dedim ki.” Sen işini o kadar özenle ve güzel yapıyorsun ki… Gerçekten çok teşekkür ederim. Bugüne kadar bu işi yapan en iyi çalışan olduğunu düşünüyorum.” Bunu duyan genç arkadaşın yüzünün aydınlandığını hala hatırlıyorum. Gülümseyip teşekkür etti bana.

Yapılan hiçbir işin basitliği ya da zorluğu değerini belirlemez. Her yapılan, emek verilen iş değerlidir. Yapan kişi de. İşte hele işine saygısı olan, özen gösterip emek veren herkes ayrıca kattığı değer nedeniyle çok daha değerlidir.

Ben her seminerde, o fotokopiyi çeken ve kitapçıkları hazırlayan kişileri de hatırlayarak içimden onlara teşekkür ederim. Çünkü onlar olmasa o kitapçıkları ben katılımcılara ulaştıramam.

Markette çalışan biri olmasa market bana alışverişlerimi gönderemez. Pastane olmasa seminerde misafirlerime moladaki yiyecekleri sunamam. (Çalıştığım ve vaktim olmayacağı için büyük ihtimalle) Hayatımızın her alanında var olan ve hayatımıza katkıda bulunan insanları sayıp örneklendirebiliriz bunun gibi…

İş yerinde çalışanları olmasa, o iş sahibi, isterse holding olsun, kendi başına o işleri yapamaz.

Yani hayatta her şeyi tek başımıza yapamayız. Bu mümkün değil. Birbirimizin varlığına her zaman ihtiyacımız var. Bir bütünün parçalarıyız başta da dediğim gibi.  Her biri ayrı bir şekilde lazım olan parçalar. Bütünü oluşturan özel, kendine özgü ve değerli bireyler…

Yine yıllar evvel, bir meyveli soda firmasına mail atıp, onların sodasının içtiğim en güzel meyveli soda olduğunu yazmıştım. Sadece şikayet etmek değil, teşekkür de etmek lazım bence firmalara.

Beni birkaç gün sonra firmanın pazarlama müdürü aramıştı. Şaşırmıştım, beklemiyordum böyle bir şey. Ben de onları şaşırtmışım anlaşılan : ) Telefon edip teşekkür etti mailim için ve bana sodanın kaynağının doğallığını, tek tek nasıl özenle üretildiğini anlattı telefonda. Çok memnun olmuşlar teşekkür ettiğim için.

Hayatın içinde yaşamımda bunun gibi daha pek çok örnek var.

Çöp kamyonuna denk gelirsem mesela, çöp toplayan arkadaşlara mutlaka “Kolay gelsin.” derim.

Ya da hayatıma katkıda bulunan sağlığıma kavuşmaya ya da sağlıklı kalmama yardım eden doktorlarıma mutlaka defalarca teşekkür ederim. Hatta hastaneye başhekimliğe mail gönderdiğim olur teşekkürü yazılı yapmak için…


Ailemdeki bireylere ve dostlarıma da hayatımdaki yerleri için ne kadar şükran dolu olduğumu elimden geldiğince gösterdiğimi ya da söylediğimi düşünüyorum. Hayat bunları söyledikçe, sevgiyi paylaştıkça daha da güzel çünkü… Birbirimizi sevgiyle sarıp sarmalıyoruz bu şekilde… 

Hayatınızda olan herhangi birine yaptığı güzel bir şey için teşekkür ettiğinizde, onun varlığının değerini bilip ona bunu hissettirdiğinizde ya da söylediğinizde, takdirinizi paylaştığınızda, o kişinin hayatına o an adeta güneşi doğdurursunuz. Işık sizin kalbinizden ona ve hayatına yayılır. Böyle bir şeyi duymak eminim herkesi ama herkesi mutlu eder. Yaşadığı an ve hayat onun için eminim daha anlam kazanır.

Bizler zaten yaratılış itibariyle çok değerliyiz. Tanrısal varlıklarız her birimiz. Tanrı’nın parçalarıyız. Değerimiz sonsuz. Ancak birlikte bu dünyada yaşadığımız için, başkalarının bize değerli olduğumuzu hissettirmesi, sevgiyi paylaşmak demek olduğu için, ihtiyacımız olmasa da çok anlamlı ve güzeldir.

Şimdi sizler bu yazımı okuyorsanız, kendi yaşamınıza bir göz atın lütfen derim. Yeterince takdir görüyor musunuz hayatınızda olan ve yaşamına sevgiyle katkıda bulunduğunuz insanlardan? İş yerinde yardım ettiğiniz bir arkadaşınızdan, ya da yöneticinizden, patronunuzdan? Ya da ailenizin bireylerinden, eşinizden hayatında olduğunuz ve sevgiyle hep yanında olduğunuz için? Ya da sorunlarını dinlediğiniz, her zaman yardıma hazır bir omuz olduğunuz arkadaşınızdan? El ele yan yana yürüdüğünüz insanlardan?

Peki siz hayatınızdaki insanların sizin hayatınıza olan katkısını takdir ediyor, değerlerini biliyor ve onlara bunu gösteriyor musunuz?

Şimdi size şunu hatırlatmak isterim: Yaşam, siz ona ne verirseniz, size onu geri verir. İyilik misliyle insana geri döner. Takdir ve teşekkür de…

Siz insanlara değer verip, onlara takdirinizi gösterdiğinizde, hayatlarınızda oldukları için teşekkür ettiğinizde, sevgi yaydığınızda bu, evrenden de size başka başka insanlardan geri döner. Takdir ve değer görürsünüz.

Bu yazıyla amacım, bugün sizlerle birlikte bir farkındalık yaratmak.


Birlikte olduğumuz insanların hayatımızdaki katkılarını şöyle bir düşünelim… Emeklerini görelim. Varlıklarının değerini fark edelim.

Biz kendimiz başkalarının hayatına neler katıyoruz fark edelim.

Hatta bunun için kendimizi takdir edelim. Bu kendini beğenmişlik değil. Özfarkındalık. Bazen insanlar kendi değerlerini de fark edemeyebiliyorlar. Başkalarının hayatlarına neler katıyorlar fark edemeyebiliyorlar. İşte bunu fark etmek, insanın kendi kendini de anlamasına ve yine daha mutlu olmasına yardım eder.

Yıllar evvel bir mail almıştım. Kanserken iyileşmiş bir hanım bana mail göndermiş. Şöyle yazmış: “Ben sizin kitabınız sayesinde kanseri yendim. Siz kitabınızda, ‘Gerçekten iyileşmeyi ister ve inanırsanız, doğru tedavi, doğru doktor, doğru yöntemi de bulursunuz ve mutlaka iyileşirsiniz. Yeter ki isteyin ve inanın.’ yazmışsınız. İşte ben de bu sayede, sizin dediklerinizi uygulayarak doğru doktor doğru tedaviyle iyileştim. (Oysa Işık Hep Vardır, Şifa bölümü) http://www.duygusalarinma.com/tr/kitap

Maili gözyaşları içinde okudum. Bir yazar için, üstelik insanlara faydası olsun diye yazılmış bir kitap yazarı için, bundan büyük mutluluk olur mu? Dedim ki kendi kendime: “İpek, bu kitaptan bir kişi bile yararlanmışsa, işte yazma sebebin yerini bulmuş oldu.” Eminim daha pek çok yararlanan olmuştur kitaptan, başka mailler, telefonlar da aldım kitapla ilgili, diğer kitaplarımla ilgili de… Ama bu mail unutamadıklarımdandır…

İnsanların mutluluğuna, yaşamına katkıda bulunsun diye yazdığım blog yazıları ya da çekilen videolarla ilgili de gelen geri bildirimler benim için o emeğin mutlu geri dönüşü olur hep.  

İlk kitabımı 5 yılda yazmıştım. Yapılan araştırma, yıllar süren eğitimler ve ön çalışmaları saymıyorum bile. Her kitap 6 ay-1 yıl arası sürer en az bir yazar için.  Birkaç saatte okunan bir kitabın arkasında büyük emek vardır.

Sizlerin 6 dakika olarak seyrettiğiniz bir video için 6 gün çalışılır emek verilir. Ön hazırlıkları, çekimi, montajı, yayınlanması…

2 saat olarak seyrettiğimiz bir dizi için haftalarca çalışılır. Senaryo yazılır, sahneler, set işçileri, tonlarca insan çalışır. Çekimler günlerce sürer.

Bir doktorun bir hastalığa doğru teşhisi koyabilmesinin ardında yıllarca okunan okullar ve büyük emek vardır.

Eminim bu herkes için böyledir. Yapılan her iş için de… Hangi dalda olursa olsun.

Her işin arkasında emek vardır.

Her dostun yüreğinde sevgi, bize kendi hayatından ayırdığı zaman…

Ailemizle, dostlarımızla, çevremizde hayatımızda olan herkesle…

Birbirimizin hayatına emeğimizi katarız, zamanımızı, yüreğimizi, sevgimizi…

İşte bunu yaparken de, diyorum ki, birbirimizin varlığının yerini, değerini görelim. Fark edelim. Kanıksamayalım. Herkes hayatımızda ayrı bir lütuf.

Görelim. Ve birbirimize de bunu gösterelim. Sevgimizle, dilimizle, yüreğimizle…

Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin

 

İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:


http://www.duygusalarinma.com
http://icbakademi.com/


Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır



(c) copyright İpek Cihan Bilgin

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder