19 Nisan 2020 Pazar

Karantina günlerinde mutlu olmanın sırları...







Corona salgınıyla ilgili geçirdiğimiz bu karantina günlerinde, birlikte online olarak çalıştığımız arkadaşlarda bugüne dek belli ortak sıkıntılar gözlemledim. Onların ortak olarak hissettiği en çok baskı altında olma hissi, sıkılmışlık, bunalmış bir ruh haliydi…  Kimisinde de gelecek endişesi, hastalanma korkusu, süreç uzun sürer endişesi vardı… (Maddi ya da işle ilgili sıkıntılardan veya ilişkilerle ilgili sıkıntılardan bahsetmeyeceğim bu yazıda, çünkü o daha çok kişiye özel sıkıntılardan…) Genel olarak normal hayatlar değiştiği için, evin büyüklüğü ne olursa olsun, kapalı bir mekanda kalındığı için insanların hissettiği, kapalı kalmanın da getirdiği bunalmışlık…

İnsan varlık yapısının belli özellikleri ve ihtiyaçları var. İnsan sosyal bir varlık. Yani insanın doğası sosyalleşmeyi, diğer insanlarla birlikte olmayı seven, ayrıca değişimi ve değişikliği seven bir yapı…

Karantina günlerinde ise işte bu iki ihtiyacını da insan karşılayamıyor ya da kısıtlı karşılayabiliyor durumda… 

İnsan olmanın bir diğer özelliği de tüm diğer canlılar gibi doğaya ait olma… Bu süreçte en büyük ihtiyaçlardan biri olan doğada olma ihtiyacı da şehirde yaşayanlar için karşılanamıyor…

Peki tüm bunları anladık, kendimizin nelere ihtiyacı var ve ne yapamıyoruz biliyoruz… O zaman bu şartlarda da mutlu olmak için ne yapmalıyız? : )

Bir kere öncelikle samimiyetle şunu söylemek istiyorum ki bu sadece bir süreç… Mevlana’nın çok güzel bir sözü var…


“Bir gün gelir,
Açmaz dediğin çiçekler açar,
Gitmez dediğin dertler gider.
Bitmez dediğin zaman geçer.
Hayat öyle bir sır ki;
Önce şükür,
Sonra sabır,
Sonra da inanmak gerek.”


Her şey geçici hayatta… Bugünler de… Corona salgını da… Hepsi bir gün bize anı olacak…

Tabii dileğimiz o ki bir an evvel anı olsun, tedavisi bulunsun ve normal hayatlarımıza, bu süreçlerden daha bilgeleşmiş, hayatın özünü daha kavramış, daha aydınlık, şefkatli, iyi insanlar olarak çıkalım… 


Birliği, yardımlaşmayı, gerçekten insan olmanın özünü anlamış, idrak etmiş ve uygulamış bir insanlık olarak çıkalım… İnsani artılarla çıkalım…

Şimdi burada bizim yapmamız gereken, bu süreci en hasarsız, en iyi şekilde, en aydınlık ve mutlu şekilde geçirmeye niyet etmek, kendimiz ve başkaları için, karantinada birlikte yaşadığımız insanlar için de süreci kolaylaştırarak, iyileştirerek, elimizden geldiğince daha güzel hale getirmeye çalışarak geçirmek…

İşte bu süreci daha iyi bir şekilde geçirmekle ilgili birlikte çalıştığım arkadaşlara bulunduğum önerilerden bazılarını burada sizlerle paylaşmak istiyorum:

Neler yapabiliriz?

Bir kere hangi şartta olursak olalım, nerede olursak olalım, olumsuz duygulara düşmenin bize ve başkalarına bir faydası yok bunu hatırlayalım… Hastalığa kızmak, kapanıp kaldık diye kızgınlığa, küskünlüğe düşmek bir işe tabi ki yaramayacaktır… Ya da şartlara direnmeye çalışmak… Sıkılmak ve sıkılmayı seçmek… Sıkıldığını sürekli hatırlamak… Bu da yardımcı olmayacaktır…

Bunun yerine, kişi hangi şartta olursa olsun, şartları değiştiremiyorsa, (şu anda corona salgını nedeniyle karantinada olma şartını tedavi bulunup süreç değişene kadar değiştirememek gibi) o zaman bu şartın içinde olaylara bakış açısını değiştirince duygularının da değişeceğini bilip, yaşama ve şartlara bakış açısını değiştirmeli… Olumsuzluk üretmek yerine, bu şartların içinde mutlu olmaya karar vermek gibi…

Kişi bir kere buna karar verdikten sonra o zaman yaşamı aynı duvarlar arasında, aynı şartlarda sürse bile yine de yaşadığı durum ve duygular değişmeye başlayacaktır…

Yani birinci yapacağınız karar vermek… Bu şartlarda da daha iyi hissetmeye, mutlu olmaya karar vermek…

Ayrıca korku ve endişe ile yaşamayı sürdürmenin da faydası yok. Bu da sizi mutsuz eder. O nedenle gereken tedbirleri alalım ama sürekli endişe üretmeyelim… Gerekeni yapıp geri kalan kısımda da Tanrı’ya ve O’nun korumasına güvenmek lazım… Güven hissi eminim herkese çok iyi gelecektir… Endişe yerine buna odaklanın derim…

Bir başka önerim de sizi bu şartların içinde mutlu edecek şeyleri kafanızda listelemek ve onları uygulamaya koymak… Kendinize daha fazla baskı yaratacak, baskı hissettirecek hiçbir şeyi yapmayın. Başkaları ne derse desin, sizi neyin iyi hissettirdiğini en iyi siz bilirsiniz.

Evin içinde bile olsa, yürüyüş, egzersiz yapmak da iyi gelebilir. Beyin egzersizle belli mutluluk hormonlarını salgılıyor biliyorsunuz. Bunu da abartmadan, size iyi geleceğini bildiğiniz şekilde deneyip uygulayın…

Kitap mı okumak istiyorsunuz, film mi seyretmek, müzik mi dinlemek, meditasyon yapmak mı, arkadaşlarınızla telefonda görüşmek mi, sevdiğiniz bir şeyi yemek mi… Neyi seviyorsanız, ne size iyi hissettiriyorsa onu yapın. Herkesin listesi değişik olacaktır… Ama mutlaka liste yapın, üzerinde düşünün. Günü akışına bırakmayın, kendiniz oluşturun, ve güzel oluşturun… İyi hissedeceğiniz şeylerle oluşturun… İyi hissetmeye, keyif almaya, güzelliklere, huzura, neşeye, mutluluğa odaklanın...

Tabii ki temizlik gibi mecbur olduğunuz şeyler de var, ama onları bile müzik dinleyerek yapmak mesela, ya da hayal kurarak yapmak o sırada sıkılmak yerine daha iyi hissetmeyi sağlayabilir… 

Umarım bu süreci, sağlıkla, huzurlu bir şekilde, sevgiyle, yardımlaşarak, insanlık için dua ederek, kendiniz ve başkaları için kolaylaştırarak, mutlu bir şekilde geçirirsiniz… 

Ve lütfen unutmayın ki, her şeyin en önemlisi, insanın kendi özvarlığı… O varlığın içindeki sevgi, mutluluk…

Yazıyı Ausey’in çok güzel bir sözüyle bitirmek istiyorum…

“Mutluluk seninle başlar, seninle biter.  Ne biriyle, ne işle, ne yerle, ne de maddi değerlerle…”   

Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin




İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:



Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır

(c) copyright İpek Cihan Bilgin




















2 yorum:

  1. Harika...Insanlarin şu sıralarda ihtiyacı olan bu motivasyon için teşekkürler. Sonunda hep birlikte sevgiyle varolmayi ve yaşamayı başaracagiz.🙌😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşunuza gitmesine sevindim : ) güzel yorumunuz için teşekkürler... Ayrıca ne güzel bir dilek yorumunuzdaki...
      Sevgiyle,

      Sil