25 Kasım 2019 Pazartesi

Yürekten konuşmayı ve dinlemeyi öğrendiğimizde...







Bu akşamüstü bir kafede oturup kahve içip dinlenirken yan masamda oturan iki kişinin konuşmasına tanık oldum...

Kafede masalar dip dibeydi, konuşmaları duymamak imkansızdı...

Genelde öyle yan yana bile olsa dinlemem yan masayı, kendim neyle ilgileniyorsam, kitap, bilgisayar ya da telefon ona odaklanırım... Bu akşamüstü de yanımda kitap da, telefon da vardı ama odaklanmak ne mümkün...

Yan masada bir kız bir erkek, iki arkadaş oturmuş tartışıyorlardı... Tartışma yarım saat sürdü...

Tartıştıkları konu da eften püften... Sosyal medyada insanların nasıl göründüğüyle ilgili... İşte mesela ünlü bir sanatçı için “Orada göründüğü gibi değil aslında gerçek hayatta…” diyor biri, diğeri “Ben sana katılmıyorum” falan... Bağırıştıkları için yarısını duyuyorum ama devamını dinlemiyorum... Genelde aynı cümleler tekrarlanıyor... Arada bir diğerini suçlayıcı kelimeler havada uçuşuyor... “Sen anlamıyorsun!” “Çok mantıksızsın!” “Bu düşüncen yanlış!” Yargı, suçlama gırla...

Kulaklığımı takıyorum, duymayayım, müzik dinleyerek okuyacaklarıma odaklanayım diye... Ne mümkün... Kalkıp ileride başka masaya geçiyorum...

Oh neyse kendi kendimle baş başa kaldım... Kendi düşüncelerimin sesini duymuyordum nerdeyse 😊

Oturup kendi kendime kalınca da az önce bu tanık olduğum durumdan yola çıkarak ilişkileri düşünüyorum...

Başka bir olayı hatırlıyorum... Kuaförde bir gün saçıma fön çektirirken, yanda fön çektiren 30'lu yaşlarda bir kız ev arkadaşıyla münakaşasını anlatıyordu kuaföre... Küfürler havada uçuşmuş... Kız cümleleri tekrarlıyor, ben duyduklarımla şaşkınlığa düşüyordum... 


İşte bu akşamüstü de yan masada tartışanların konuşmalarından bazı insanların ilişkilerindeki iletişimde saygı kavramından ne kadar uzak olduğunu fark ettim... Sanırım hayatım boyunca bir arkadaşımla o şekilde konuşmamışımdır, benimle öyle konuşan arkadaşım da yok çok şükür... Elbette tartışılır zaman zaman, gerildiği olur insanların kırk yılda bir. Farklı fikirler savunulabilir, yanlış anlaşmalar olabilir... Ama bunu dile getiriş şekli ne kadar önemli...

Yargılamadan, suçlamadan kendini ifade etmeyi öğrenmek gerek... 

Karşı tarafı 'gerçekten' dinlemeyi öğrenmek gerek... 

Bir telefonu açtığında, kendini anlatmaya başlamadan karşı tarafın ne halde olduğunu, nasıl olduğunu anlamaya çalışmak mesela... İletişimi yalnız kendini anlatmak, rahatlatmak için değil, karşı tarafla sevgi bağının, sevgi akışının bir ifadesi olarak kullanmayı öğrenmek gerek...

İnsan ancak kendini nötr ifade ettiğinde, karşı tarafı anlamaya çalışarak dinlediğinde, sevginin dilini konuşmayı öğrendiğinde / hatırladığında duyulabiliyor, anlaşılabiliyor... İfade ettiği şey ancak o zaman yerini bulabiliyor... İlişkiler ancak güzel bir iletişimle güzel yürüyebiliyor...

Bu akşamüstü yan masadakiler mesela, bu saygıdan, doğru ifadeden uzak oldukları için birbirlerine karşı ne yazık, birbirlerini hiç duyamadılar... Yarım saat birbirlerini suçlayıp bir türlü anlaşma sağlayamadılar... Boşa enerji kaybı, bir yere varmayan, sadece muhtemelen kırgınlığa, kızgınlığa yol açan kelime israfı...

Oysa doğru iletişimi kursalardı, karşı tarafı suçlamadan, onu anlamaya çalışarak, haklı çıkmak, üstünlük sağlamak derdinde olmayıp, kendini doğru şekilde, saygı ve sevgiyle, açık yürekle ifade etselerdi eminim o konuşma çok daha anlamlı olacak ve sözler yerini bulacaktı... 

Sevgili dostum Hale Meriç Karabekir’in dediği gibi iletişim “yürekten yüreğe” ulaşacaktı...

Dostlarımızla, aile bireylerimizle, hatta tanımadığımız insanlarla, yürekten iletişim kurmayı, tüm ilişkilerimizde sevginin dilini kullanmayı öğrendiğimizde, hatırladığımızda, eminim ilişkilerimiz bambaşka bir hal alacak... Bambaşka güzellikte olacak…


Sevgiyle,

İpek Cihan Bilgin






İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:






Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır

(c) copyright İpek Cihan Bilgin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder