Beliz bir
araştırma şirketinde çalışan 32 yaşında bekar bir kadındı. Bana danışmaya gelme
sebebi, ilişkilerinde hep aynı kısır döngünün içinde olmasıymış. “Bir ilişkiye
başlıyorum, güzel başlıyoruz, 2-3 aylık kısa bir sürenin sonunda ilişki
bitiyor.” “Son birkaç ilişkimde başıma gelince, nedenini anlamak ve çözmek için
size başvurdum.” dedi. Ve “Neden tekrar tekrar aynı şeyleri yaşıyorum?” diye sordu bana.
Beliz’in
İlişkilerinin bitiş şekli de genellikle karşı tarafın onu terketmesiymiş…
Beliz kızıl
bal rengi saçlı, güzel bir kadındı. Akıllı ve kültürlüydü, iyi bir işte çalışıyordu. Yani
aslında bakıldığında, terkedilecek biri de pek değildi.
Bu detayı
anlatıyorum çünkü aslında kişinin ilişkiyi ve yaşadıklarını, sahip olduğu bu fiziksel ya da statüsel
özelliklerin değil, aslında kendi enerji alanının ve
bilinç altının şekillendirdiğinin altını çizmek istedim.
Beliz’le
çalışmamız sırasında ilişkilerle ilgili bilinç altında biriktirdiklerine
baktık. Beliz’de terkedilme sık yaşandığı için, terkedilme korkusu vardı. Bir
ilişkiye başlarken daha, bir gün terk edileceğinden korkuyordu aslında, tam
fark etmese de bu onu için için yiyen bir duyguydu.
Bir şekilde
bir terkediliş yaşayan ve o duyguyla ve ilişkiyle ilgili nötr olmayan kişi, bu
duygusunu diğer ilişkilerine de yansıtır. Hatta, Çekim Gücü Yasası’yla, hayatına
kişi çekerken, aslında bu korkusunu ona yaşatacak kişiyi bile çeker. Yani
sonunda o korkuyu ona tekrar deneyimletecek kişiyi, onu terk edecek kişiyi…
İlişkilerde
bir ilişki sonsuza dek sürecek diye bir şey yok elbette. Her zaman her ilişki
için üç olasılık vardır. 1-a kişisi terkeder / 2-b kişisi terk eder / 3- ilişki
hiç bitmez. Her ilişki bir olasılıklar zinciridir. O nedenle ilişkinin başında
daha böyle bir korku taşımak aslında sadece o duyguyu taşıyan kişiyi yıpratır.
Ve hatta onun hareketlerinden karşı tarafa yansır ve sonucu o şekle daha hızlı
getirebilir.
Beliz’le
olan çalışmamızda, Beliz’in ilk kırılma noktasının, yani ilk terkediliş
hikayesinin üzerinde çalıştık ve o ilişkide onun bilinç altında kalan üzüntü,
hayal kırıklığı, terk edilme acısı gibi olumsuz duyguları temizledik.
Sonra
sırasıyla Beliz’in diğer ayrılıkla biten ilişkilerinin de onda bıraktığı
olumsuz izleri temizledik. Acı, üzüntü, hayal kırıklığı, kırgınlık, kızgınlık,
değersizlik duygusu gibi olumsuz duygular kalabiliyor bir ayrılığın ardından
kişide. Kişi bu duyguları taşımaya devam ettiğinde, gelecekteki ilişkilerine de
yansıtıyor ve çeşitli olumsuzluklar yaşayabiliyor ilişkisinde.
Beliz’in
daha önceki ilişkilerle ilgili onda kalan olumsuz duyguları ve ilişkiyle ilgili
genel olarak terk edilme korkusunu da temizlediğimizde, Beliz kendisini çok
daha iyi hissetti. Daha güçlü ve mutlu hissetti.
Beliz’in ilişkilerinden
kalan olumsuz duyguları temizledikten sonra bu sefer de onun ilişkilerle ilgili
seçimlerine baktık. Beliz terkediliş hikayesi taşıyan tüm ilişkilerinde, gerçekten
içine sinen bir seçim yapmamış. Neden o kişiler tam içine sinmeden bu seçimleri
yaptığına baktığımızda ise bilinç altında “yalnız kalma korkusu” olduğunu
gördük. Beliz bir ilişkisi olmadığında yalnız hissettiğinden, yalnız kalmamak
için, aslında ona yaklaşım gösteren ama tam da içine sinmeyen kişileri seçmiş.
Yani seçimleri aslında tam da doğru seçimler değil. İlişkiyi başlatan çıkış
noktası ışık içermeyen, sevgiden olmayan bir duygudan geliyor. Yalnızlık korkusundan…
Bir yola girerken, ister iş olsun, ister ilişkiler, çıkış noktası eğer sevgi
içermiyorsa, o mutluluk getirmez.
Biz hepimiz,
her birimiz, bütün ve tamam varlıklarız. Yarım elma miti doğru değil yani.
Bizler birer tam elmayız. Ausey’in dediği gibi hepimiz başlı başına bir dünyayız.
Biri olmadığında tam olan kişi, o biri geldiğinde onunla kendini tamamlamaz.
Böylece o gittiğinde de yine tamdır. Hayatı da kendisi de…
Birliktelik,
iki kişinin yan yana, mutlulukla, sevgiyle güzelliklerle yürümesidir. İki
yarımın birbirini tamamlaması değil. Birbirini sevgiyle arttırmasıdır…
Beliz’le biz
ilişkiler üzerine birkaç seans daha çalıştık. Her seferinde Beliz kendisiyle
ilgili bilinç altındaki bir şeyi fark etti, o temizlendi ve Beliz o konuda
kendisini çok daha mutlu, güçlü ve iyi hissetti.
İlişkilerle
ilgili önemli bir nokta da Beliz’in kendisini ve değerini hatırlamasıydı. Bir
kişi hayatınızdan gittiğinde kendi değerinizi sorgulamak, değeriniz azmış ya da
azalmış gibi hissetmek tamamen illüzyondur. İnsanın değeri yaratılış
itibariyledir. Ne biriyle artabilir, ne de azalabilir. Beliz terk edilmeleri
yaşadığında özgüveni de kırılmış, kendi değerini sorgulamıştı.
İşte, gerçekte
değerini, varlığının, Özünün değerini hatırlamak, Beliz’e de ilişkilerle ilgili
boyut atlattı.
Biz daha sonra
Beliz’le kadın erkek ilişkileri konusunu çalışmadık. Genelde işle ilgili ya da
farklı konular danışmaya geldi. O, ilişkiler konusunu kafasında hallettikten sonra,
ilerleyen zaman içinde de iş vasıtası ile biriyle tanıştı. Şimdi onunla evli. Bana da
düğün davetyesini getirdi. İlişkiler çalıştığım pek çok kişinin düğün
davetyesini olduğu gibi Beliz’inkini de hala saklarım…
Şimdilerde
de eşinin işi için yurt dışında yaşıyorlar…
Mutluluk
herkesin hakkı… Varlığının özünde duran, çıkarılmayı bekleyen ışık… Çıkarıp
yaymayı bekleyen… Mutluluğu engelleyen iç engeller, kişinin bilinç altında
duran olumsuz duygular varsa, onları temizlemek, sevgiye dönüştürmek gerek… Ki
böylece kişi hak ettiği mutluluğuna kavuşsun. Neşeyle, huzurla, güzelliklerle
pırıl pırıl parlasın. Sevsin sevilsin…
Sevgiyle,
İpek Cihan
Bilgin
İpek Cihan Bilgin’in web sitesi:
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin
(c) copyright İpek Cihan Bilgin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder