Çok güzel bir Pazartesi sabahına uyandık… Hafta sonunu,
seçimi geride bırakıp normal hayatımıza döndük… Bugünün kendisi pırıl pırıl…
Haftanın kendisi de… Hayatın olduğu gibi… Temiz bir sayfa yaşam. Yazılmayı,
yazmamızı bekleyen…
Peki biz ve düşüncelerimiz, duygularımız da pırıl pırıl mı?
Mutlu ve ışıltılı mı?
Eminim herkesin kendine göre takıldığı bir şeyler var
hayatında… Üzüldüğü, dert ettiği, sıkıldığı, hatta belki çözümsüz zannettiği…
Oysa hepsi çözülebilir, hepsi halledilebilir durumlardır.
Sorunlarınızı bildiğimden söylemiyorum. Sorunun bir durum, durumların da geçici
olduğunu bildiğim için söylüyorum. Her şeyin çözümünün olduğunu bildiğim için
söylüyorum.
Hep birlikte hatırlayalım diye söylüyorum…
Önce bunu hatırlamak… Sonra da gerçek dertlerin, büyük
dertlerin ne olduğunu hatırlamak… Sonra kendi dertlerine bir daha bakmak lazım…
Gerçekten o kadar büyükler mi, yoksa bizim kafamızda mı büyüyorlar?
Geçen gün bir arkadaşımın çok sevdiği babası öldü… Bugün
Starbucks’ta sırada beklerken genç bir kız tam önümde bayıldı…
İşte bu tür şeylere bakınca hayatın geri kalanında
yaşananlar, iş, para, aşk, hepsi sorun sıralamasının sonunda kalıyor, değil
mi?..
Ayrıca hayata bakarken günlük dertlerden çok,
şükredilecekleri görürsek eminim diğerlerini takmayacağız kafamıza…Yaşamdan
daha çok keyif alacağız… Daha mutlu geçireceğiz günlerimizi…
“Mutlu mu olmak istiyorsun? Ol” demiş Tolstoy…
Evet biz bir kere buna, mutlu olmaya karar verince, zaten
tüm yaşam da destekleyecek bizim kararımızı… Mutluluğu arttıracak şeyler daha
çok akacak hayatımıza…
Biz düşüncemizi, duygumuzu, mutluluğa endekslediğimizde, o
titreşime yükselttiğimizde, o titreşimin, parlaklığın, sevginin hediyeleri de
gelecek hayatımıza…
Kendimizi de hayatın parlaklığına çıkarmış, yükseltmiş
olacağız…
Ve yepyeni, temiz bir sayfa olan günü, hayatı, pırıl pırıl
cümlelerle dolduracağız…
Pırıl pırıl güzelliklerle…
Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin