ABD’de yapılan bir araştırma,
korona virüsü ile ilgili tedbir alan ve almayan insanların bununla ilgili
nedenlerini ortaya koymuş. İki grup üzerinde yapılan araştırma sonucunda tedbir
almayan insanların korku taşıdığı, alanların ise umut taşıdığı belirlenmiş.(Pyschology Today haberi)
İşte bu tedbir almayan insanlar
nedeniyle, bazen çevreye bakıp adeta salgın bitmiş zannedebiliyorsunuz. Korona
virüsünden korunmak için, (virüs insandan insana solunum yoluyla, gözden,
ağızdan, burundan ve temasla bulaşan bir virüs) özellikle insanlarla fiziksel
temasta bulunmamak, en az 1.5-2 metre sosyal mesafe bırakmak ve maske takmak
gerektiğini hepimiz biliyoruz.
Dünya’da hastalığın ne derece
ölümcül olabildiğini hepimiz birlikte gördük. İşte bu nedenle de karantinalar
yaşadık, evlere kapandık, evlerden çalışmaya başladık, evde birlikte
yaşadığımız insanlar dışında herkesle fiziksel olarak teması ve görüşmeyi
bıraktık...
Tıp dünyası bu yeni tanıdığı
virüsü keşfetmeye çalışırken, tam olarak nasıl bir şey olduğunu,
farklılıklarını anlamaya çalışırken, daha fazla önlem almamız gerekti.
Hiç hastalık belirtisi
göstermediği halde virüsü taşıyan ve başkalarına geçiren insanlar olduğunu
öğrendik. Zaten bu virüsün en kötü yanlarından biri de bence bu. Gizli düşman
gibi. Kimin taşıdığını asla bilemiyor olman. Hatta o kişinin bile kendisinin
taşıdığını bilemiyor olması...
Bizim ülkemizde bir süre önce
karantina döneminden yeni normal denen döneme geçtik. Pek çok avm, kafe,
restoran açıldı. Bazı ülkeler hala karantinaya devam ediyor.
Biz bunu elbette ekonomik
sebeplerle yaptık, anlıyorum. Ama bu yeni normalde soruyorum herkese: Korona pandemisi
bitti mi ki bir çok insan böyle davranıyor?
Evet anlıyorum herkes bunaldı,
birbirini ve sosyal hayatını özledi. Ben de mesela ailemin büyük bir kısmını,
arkadaşlarımı göremiyorum, bir araya gelemedim aylardır... Ama bu ölümcül bir
risk taşıyan hastalığın devam ettiği gerçeğini yok saymamı, yok saymamızı
gerektirmez.
Kendi hayatlarımızı ve başkalarının
hayatlarını, bu gerçeği yok sayarak tehlikeye atmamızı gerektirmez.
Dün ve bugün yapılan
sınavlarda, alınan önlemlere rağmen, bizler bütün illerde evlerimize bu
nedenle tekrar kapanmışken, sınava giren çocukların velilerinin sınavı
beklerken sosyal mesafeyi hiçe saydıklarını gördük televizyonlarda... İnanılmaz
görüntüler...
Maske yasağına rağmen maskeyi
hala takmayan, çenesine ya da burun altına takan insanları görüyorum yolda
yürürken... Ya da bazı kafe restoranların masa düzeninde sosyal mesafe kuralını
hiçe sayarak masaları dip dibe yerleştirdiğini... Ya da hastalık bitmişçesine
arkadaşlarıyla maskesiz biraraya gelen, toplanan (sadece gençler değil
yetişkinler de) kişiler görüyorum...
Üzücü gerçekten...
Korona salgını bitmedi.
Evet ama bitecek... Henüz
ilacı bulunmadı ama bulunacak... Aşı için dünyada 140 şirket hızlı bir şekilde
çalışıyor... (NY Times haberi) Kimisi birkaç aylık hedef koyuyor aşıyı
sonuca ulaştırmak için...
Dünyada insanlar bu hastalık
nedeniyle hayatlarını kaybettiler. İyileşenler acılar çekip öyle iyileşti.
Kimse bu sıradan bir grip gibi davranmasın. Kimse henüz bitti gibi davranmasın.
Hastanelerde doktorlar, sağlık görevlileri canla başla mücadele ediyor... Bu
mücadeleyi veren insanlara saygımızdan, kendi hayatımıza ve başkalarının
hayatına saygımızdan, tüm tedbirleri almaya devam etmeliyiz... Biraz daha
sabredeceğiz o kadar... Elele vererek insanlık her şeyi aşabilir. Marsa koloni
kurmanın yolunda olan, evreni gezmeye hazırlanan dünya bunun çaresini mi bulamayacak?
Bulacak elbet...
Ama lütfen o güne kadar
korona yokmuş gibi davranmayalım. Kalbimizde birbirimize tekrar sarılacağımız o
günün ümidini taşıyarak, hala tedbirlere devam edelim. Maskemizi
takalım, sosyal mesafelerimizi ve hepimizin hayatlarını koruyalım...
Sevgiyle,
İpek Cihan Bilgin
http://www.duygusalarinma.com
http://icbakademi.com/
Blogtaki tüm yazıların yayın hakları saklıdır
(c) copyright İpek Cihan Bilgin